Resident Evil 2
Kimler oynamalı
- Resident Evil 2’yi sevenler
- Resident Evil’ı sevenler
- Resident Evil’ı sevmeyenler
- Resident Evil’ı hiç oynamamış olanlar
Kimler uzak durmalı
- Korku oyunlarını sevmeyenler
Eğer Resident Evil 7 incelememi okuduysanız oyunu ne kadar sevdiğjmi biliyorsunuzdur. Şimdi bu önemli bilgiyi karanlık ve tozlu bir rafa kaldırmanın vakti geldi! Çünkü Resident Evil 2’nin var olduğu bir dünyada Resident Evil 7 çok dandik bir oyun!
Oyun açıldığı anda ana menüde Raccoon City’yi görmek bile kalbimi Resident Evil 2 Remake’e teslim etmem için yeterliydi. Bu ana kadar nedense Raccoon’u birkaç caddeden oluşan ufak bir kasaba gibi hayal etmiştim hep. Kuşadası’nda büyümüş birisi olarak aşağı yukarı oraya benzer bir şey canlanıyordu kafamda. Ama gerek bahsettiğim yağmurlu açılış ekranı, gerekse oyun boyunca gördüğümüz ara sokakları ile bende gerçek bir şehir içindeymişim hissini uyandırmayı başardı.
Çocukluğumuzun geçtiği polis merkezi
Yeni oyuna başlamak için Story’ye tıkladığım anda ikonik “RESIDENT EVIL” sesini duymamak biraz üzse de açılış sinematiği aklımı aldı desem yeridir. Capcom Resident Evil 7 ile vıcık vıcık doku yapma işini çözmüş olsa da yüz animasyonları biraz kütük kalıyordu. Resident Evil 2 Remake il bu açığı da kapatmayı başardı! Üstelik bu animasyonları gözümüze sokmaktan hiç çekinmiyor! Açılış sinematiğinin ilk sahnesine kamyoncunun hamburgerini yemesine çok yakın bir açıdan şahit oluyorsuz. İzlerken tam tiksineceğim, aklıma bu teknoloji için harcanan emeğe gidiyor. Tiksinmeyi unutup kamyoncu abinin vıcık vıck hamburgerini yemesini hayranlıkla izlemeye devam ediyorum.
Hayranliğım ikonik polis merkezine gelince de devam etti. Geliştiricler orijinalin bire bir kopyasını yapmamış. Onun yerine çok daha gerçekçi görünen, bir grup insanın barikatlar kurup hayatta kalmaya çalıştığı her yönden belli olan bir bina tasarlamışlar. Yanlış anlamayın, merkez tamamen değişmiş değil. Ana hatları ile baktığımızda hala o eski merkezi görebiliyoruz. Ama bu hali bana biraz daha anlamlı, biraz daha gerçekçi geldi.
Çok afedersiniz bok gibi bölümler
Aynı şeyi lağım bölümleri ve Nest için şöylemem pek mümkün değil ne yazık ki. Bir kere yeni bir düşman tipi var. şekli şemali belirsiz, solunda göz olan kocaman bir bok çuvalından bahsediyorum. Yanından geçemediğimiz gibi arada bir bir de küçük böcekler sıçıyor ve suratımıza yapışmadan önce onları vurmamızı bekliyor. Ne olur örümceklerimi geri verin dedirtti bu arkadaşlar bana.
Nest’te durum biraz daha iyi olsa da eskisini aradım oynarken. Polis merkezinin güncellenmiş şahane tasarımı oyunun ikinci yarısındaki problemleri tolere etmem için yeterli oldu neyse ki.
Güncellenen tek şey bölüm tasarımı değil tabii ki. Tahmin edebileceğiniz üzere artık sabit kamera açıları ve tank kontrolleri yok. Modern bir üçüncü şahıs kamerası ile oynuyoruz. Zaten Raccoon’un biraz daha gerçek şehirmiş hissini vermesinde önemli rol oynuyor bu kamera. Ortalığı rahat bir şekilde inceleyebildğimiz için kendimizi daha fazla oyun dünyasına kaptırabiliyoruz.
Resident Space? Dead Evil?
Küçükken orijinal üçlemeyi oynarken hep biricini ya da üçüncü şahıs kamerası ile oynamayı hayal ederdik. Benim karşı argümanım o tarz kameralarla oyunun çok kolay olacağı şeklindeydi. Neticede zombilerin kafalarına bir, bilemedin iki mermi sıkınca ölmelerini bekliyorduk. Kafalarını uçurunca ölüyorlar çünkü. Belli ki bu konuda haklıymışım çünkü kameranın yanı sıra oyundaki en büyük değişiklik bunula alakalı olmuş: zombilerin kafalarını kolay kolay patlatamıyoruz!
Hatta genel olarak zombileri öldürmek oldukça zor bir hale geldi. Evet, çok şanslıysanız kafası patlayabilir. Ama genelde o kadar şanslı olmuyorsunuz. Ateş ettiğiniz zombi yere düşse de bir süre sonra yine canlanıyor. Bu noktada imdadınıza yeni uzuv koparma sistemi yetişiyor!
Hayır, Resident Evil’ı Dead Space ile karıştırmıyorum. Zombiler kolay kolay ölmediği için bacaklarını koparıp hareketlerini kısıtlamak çok daha geçerli bir taktik haline gelmiş bu oyunda. Dolayısıyla artık bir koridoru temizlemek eskisi kadar kolay değil. Arkadaşların bacaklarını koparsanız dahi sürüne sürüne size gelmeye devame ediyor. Licker’lardan ya da Mr. X’ten kaçmaya çalışırken en beklemediğiniz anda bacağınızı kapabiliyor.
“Benden uzaklaşabilirsin ama kaçamazsın!” -Mr. X
Mr. X demişken orijinal üçlemenin en ikonik canavarlardan birisine değinmeden geçmek olmaz tabii. Mahkeme duvarına benzeyen, gri suratlı arkadaş Resident Evil 2 Remake ile beraber tam potansiyeline ulaşmış diyebilrim. Hatta orijinal oyunu tasarlayanların vizyonun tam olarak bu olduğu konusunda iddiaya girebilirim.
Orijinal oyunda bu fedoralı abi oyunun belli noktalarında karşımıza çıkıyordu. Ve yanlış hatırlamıyorsam kendisinden kaçamıyorduk. İlla savaşıp cephanemizi harcamamız gerekiyordu. Yeni versiyonda ise dev abimiz ölmediği gibi hiçbir zaman peşimizi bırakmıyor. Yeterince hızlı koşarsanız kaçabiliyorsunuz tabii ki. Ama çoğu zaman uzaktan duyabildiğiniz ayak sesleri paltolu ölüm makinesinin varlığını hep hatırlatıyor. Çok fazla ses çıkarırsanız da anında yanınıza koşuyor.
Mr. X’in aksine işin anlatı kısmı ne yazık ki orijinalin gerisinde kalmış. Anlatısı kötü derken hikayesinden bahsetmiyorum. Daha çok Claire ve Leon senaryolarının birbirleri ile çelişmelerinden bahsediyorum. Hatırlarsanız Resident Evil 2’nin en büyük olayı oyunu bir kere Leon ya da Claire ile bitirdikten sonra öbür karakter ile baştan başlayıp olayı bir de onun gözünden görüyorduk. Bu sayede iki senaryo birbirini tamamlıyordu. Yeniden yapımında ise bundan söz etmek mükün değil. Evet, oyuna ikinci karakter ile başlayabiliyoruz ve yer yer oyunun farklı kısımlarını görebiliyoruz. Leon Ada ile fingirdeşirken Claire Sherry’nin peşine düşüyor. Ama gel gör ki iki karakter de aynı bulmacaları çözüyor ve aynı sonuçlara yol açan çok farklı olaylarla karşılaşıyor. Hikayede kim neyi ne zaman yapmış söylemek mümkün değil.
Resident Evil 1’de de benzer bir durum söz konusuydu. Fakat onun farkı iki karakterden birisinin hikayesinin doğru olduğunu ima etmesiydi. Buradaysa Leon X yaparken Claire ne yapıyordu şeklinde sunulan hikayenin diğeri ile direkt olarak çelişmesi. Bu anlamda Remake resmen 98’de çıkmış orijinalinin çok gerisinde kalmış.
Bedava sirke yine sirke
Son olarak adeta nefret ettiğim bir kısma değinmek istiyorum: ekstra hikayeler. Eski oyunlardaki Mercenaries moduna benzer kısa görevler bunlar. Hepsinde amacımız elimizdeki cephane ile belli bir noktaya ulaşmak. Bu modların amacı ufak hikaye anlatmanın yanı sıra oyunculara oyalanacakları zor bir görev vermek. Sırf zor olsun diye tasarlanmış bu ekstra bölümlerden bu kadar tiksinmiş olmak beni bile çok şaşırttı. Evet, eski oyunlardaki mercenaries modlarını hiçbir zaman sevmezdim ama kendilerine karşı bu denli yoğun bir duygu da beslediğimi hatırlamıyorum. Ve evet, bunların sevenlerinin olduğunun farkındayım. Çok öznel bir yorum bu. Kendi adıma pozitif olarak söyleyebileceğim tek şey Hunk’ın karakterini güzel yansıtmış olması. Bir de neyse ki bu modlar oyunun yanında bedavaya geliyor. Para vermiş olsaydım çok üzülürdüm.
Yazının gidişatından da anlayabileceğiniz üzere başladığı kadar iyi bitmiyor Resident Evil 2 Remake. Üstelik hikayeyi biraz düzeltip devamlılığını toparlayacak dediğim oyun her şeyi iyice karman çorman bir hale getirmiş. Ama her şeye rağmen kendisi Resident Evil serisinin en iyi birkaç oyunundan birisi ünvanını taşıyor. Belki de mükemmel oyun olmaya bu derece yaklaştığı için eksileri bana çok fazla batmıştır. Üstelik olayları anlamanız için önceki oyunları oynamanıza gerek yok. Gönül rahatlığı ile bundan başlayabilirsiniz seriye. Hatta Resident Evil’ın en iyi taraflarını çok güzel bir şekilde işlediği için seriye uzak olanlara Resident Evil 2 Remake’i şiddetle tavsiye edebilirim!
Filed under: Oyuncunun Notları - @ August 15, 2023 11:03 pm
Tags: İnceleme, Korku, Resident Evil, Hayatta Kalma