Resident Evil: The Darkside Chronicles
Kimler oynamalı
- The Umbrella Chronicles’ı sevenler
- Özellikle Code Veronica’yı merak edenler
- Krauser’ın Leon’u nereden tanıdığını merak edenler
Kimler uzak durmalı
- Midesi hızlı kamera hareketlerine karşı hassas olanlar
- On-Rails Shooter’ları sevmeyenler
The Umbrella Chronicles’ın satışları Capcom’u mutlu etmiş olsa gerek ki çıkışının hemen ardından devam oyunu, The Darkside Chronicles’ı duyurdular. İyi ki de duyurdular çünkü Umbrella Chronicles gerçekten de türünün iyi bir örneğiydi. Peki devamı da o kadar iyi mi? Haydi bakalım.
Tek cümle ile özetlemem gerekirse Capcom iki adım ileri ve iki adım geri atmış tam olarak. Ya da bir adım çapraz ileriye ve bir adım çapraz geriye demek daha doğru olacaktır belki.
Önce ileri atılan adımdan bahsedeyim. Görsel anlamda kalite epey bir artmış bir kere. Zamanında yayınlanan ekran görüntülerine bakarken oyunun Wii için geliştirildiğine inanmakta zorluk çekiyordum. Aletin gücünü son damlasına kadar kullanan bir yapım The Darkside Chronicles.
Belli ki oyuna bu defa daha fazla bütçe ayrılmış çünkü The Umbrella Chronicles’taki Resident Evil 3 rezaleti yok ve yeni eklenen hikaye kısmı daha doyurucu.
Olay Raccoon City kazasından dört yıl sonra, Güney Amerika’nın ufak bir köyünde başlıyor. Leon ve Resident Evil 4’ten tanıdığımız Krauser, Umbrella ile bağlantısı olduğu tahmin edilen Javier (Haviyer diye okunuyor) isimli bir uyuşturucu baronunun peşine düşmüşlerdir.
Bütün bu zombi hikayelerine şüphe ile yaklaşan Krauser’ın fikri köye vardıklarında hızlı bir şekilde değişir. Köy halkı olduğu gibi zombiye dönüşmüştür çünkü. Bunun üzerine Leon’un tecrübelerini dinlemek ister. Leon kendisini kırmaz, Resident Evil 2 ve Code Veronica’yı özet geçer.
Code Veronica incemelemi okuduysanız hakkındaki düşüncelerimi biliyorsunuz. Sıkıcı, uzun ve hikayesi anlamsız hatalarla dolu vasat bir yapım bence. Şimdiye kadar oynadıklarımdan en sevmediğim Resident Evil oyunu kendisi. The Darkside Chronicles özet geçerken bir yandan da hikayedeki bazı saçma noktaları biraz değiştirerek düzgün bir şekilde açılıyor neyse ki. O yüzden Code Veronica’yı merak ediyorsanız The Darkside Chronicles’ı oynamanızı tavsiye ediyorum.
Bunlar güzel olan taraflarıydı. Şimdi bir adım geri atıp neleri bozmuşlar ona bakalım.
Aslında bozulan ve her şeyi etkileyen tek bir element var oyunda: kamera. Kendimizi daha fazla oyunda hissedelim diye GoPro gibi sallanıyor alet. Üstelik öyle GoPro’daki gibi 180 derece falan da görmüyoruz. Sağlam mideniz yoksa işiniz çok zor. Yine aynı sebepten ötürü hedef almak ve çevremizde olan biteni anlamak da çok zor bir hale gelmiş. İşin kötüsü bunu bilerek ve isteyerek yapmışlar. Bir çalışanı elinde kamera ile şehrin ortasına salıp bize bol bol video çek gel, referans olarak kullanalım demişler. Oysa bir önceki oyunda kamera ne güzeldi. Hem görece sabitti hem de az da olsa bir kontrolümüz vardı. Sağa sola bakabiliyorduk. Bozuk olmayan bir şeyi tamir edelim derken kırmışlar resmen.
Çevredeki eşyaları kırıp doküman aramak hala zevkli olsa da kamera yüzünden geriye dönüp kaçırdıklarımı aramak içimden gelmedi açıkçası. Ama belli ki oyun aynı bölümleri tekrar tekrar oynamamızı istiyor. Dönümanlar bir yana, ilk oynadığınız zaman bazı saldırılardan kaçınmak mümkün olmuyor. Yüksek skor almak istiyorsak silahları geliştirip geri dönmemiz lazım yani illa.
Daha yüksek prodüksiyon seviyesine karşın abisini geçemiyor The Darkside Chronicles. Abisinin eksiklerini kapatırken bir yandan yenilerini ekliyor. Her şeye rağmen kötü bir oyun değil. Şahsen eğlenerek oynadım. On-Rail Shooter’lardan hoşlanıyorsanız, Resident Evil 2 ve Code Veronica’nın özetlerini istiyorsanız şans vermeğe değecek bir oyun.
Filed under: Oyuncunun Notları - @ March 22, 2022 3:50 pm
Tags: İnceleme, Resident Evil, On-Rail Shooter