Control
Kimler oynamalı
- Güzel hikaye sevenler
- Keşfetmeyi sevenler
- Aksiyon arayanlar
- Alan Wake hayranları
Kimler uzak durmalı
- Sakin oyun isteyenler
- Fantastik hikayelerden hoşlanmayanlar
- Karmaşık mekanlarda yolunu bulamayanlar
Remedy’yi bilirsiniz. İsmini bilmiyorsanız da kesinlikle oyunlarını oynamış ya da en azından duymuşsunuzdur. Kendileri 2016 yılında fikrimce hakkı yenmiş Quantum Break’in geliştiricileri. Olmadı mı? O halde Alan Wake desem? Hani şu kült klasik kabul edilen ve hayranlarının yıllarca devamı gelsin diye beklediği oyun? Bu da mı gol değil? Eh Max Payne’i bilirsiniz artık. Bilmiyorsanız bu yazıyı okuyarak daha fazla zaman kaybetmeyin ve hemen ilk iki oyunu oynayın. Üçüncü oyun güzel olsa da Remedy yapmadığı için çok da mühim değil.
Remedy diyorduk. Geçmişten bahsetmemin sebebi Remedy’nin her çıkardıkları oyundan ders çıkarmış ve sonraki oyunlarına uygulamış olmaları. Özellikle hikaye anlatımında bu durum çok belli oluyor. Control şimdiye kadar çıkardıkları en başarılı hikayeye ve sunuma sahip oyunları oldu. Hatta bununla yetinmeyip bugüne kadar çıkan bütün Remedy oyunlarını birbirine bağlayarak aynı evrene dahil etti!
Oyun, Jesse Faden ismili hanım kızımızın, bir takım devlet adamları tarafından kaçırılan kardeşini ararken, The Oldest House (en Eski Ev) diye bilinen bir binaya girmesi ile başlıyor. Bahsi geçen devlet adamları Federal Bureau of Control (Federal Kontol Bürosu) diye bir organizasyondan gelmektedir ve The Oldest House bu büronun merkez binasıdır. Jesse kısa sürede kendini Kontrol Bürosu’nun yöneticisi pozisyonunda bulur. Açıklanamayan olayları araştırmak ve güç objelerini kontrol altında tutup güvenli bir şekilde saklamak ile görevli olan bürodaki garip olaylar silsilesi burada bitmez tabi ki. Kısa süre içinde Jesse kendisini doğa üstü diye nitelendirilebilecek birçok güce sahip, farklı boyutlar arasında gidip gelirken buluyor.
Buradan sonra hikaye konusunda ne desem tadını kaçırmış olacağım. Ancak biraz önce bahsettiğim eski oyunlar ile olan bağlantılara ufaktan değinmek istiyorum. Max Payne ve Quantum Break’in isim hakları Remedy’de olmadığı için o ikisine uzaktan göz kırpmak ile yetiniyor oyun. Alan Wake ise bambaşka bir mesele. Control’de, Alan Wake’in olaylarını özet geçen birkaç dokümana ulaşmak mümkün. Biraz daha araştırırsanız sonrasında olanlara dair ipuçlarını da bulabilirsiniz. Ayrıca 27 Ağustosta çıkacak AWE DLC’si Alan Wake üzerine yoğunlaşacak ve sonunda talihsiz yazarımızın başına neler geldiğini öğreneceğiz!
Control görsel anlamda da çok başarılı bir yapım. Yapay zeka destekli ray tracing’in (ışın takibi) yanı sıra çevre tasarımları ile dikkat çekmeyi başarıyor. Oyun ilk çıktığı sıralarda tasarımları dikkatimi çekmişti. Öyle ki kendimi brutalist mimari hakkında makaleler okurken ve hakkındaki duygularımı sorgularken buldum.
Tasrım demişken bölüm tasarımlarından bahsetmeden geçmeyelim. Odalar rastgele koridorlar ile birbirine bağlanmamış, oyunun her metre karesi özenle düşünülmüş ve planlanmış. The Oldest House’un gerçek bir devlet dairesi olabileceğini hissediyorsunuz oynarken. Son olarak Ashtray Maze diyerek bölüm tasarımı ve görsel tasarım konularını kapatmak istiyorum. Oyunu bitirince ne demek istediğimi anlayacaksınız (hayır gidip YouTube’dan izlemeyin, sürprizi kaçmasın!).
Bir bölüm istediği kadar güzel olabilir, ama içinde yapacak bir şey olmayınca bir anlamı yok tabii. Neyse ki Control oyun mekanikleri konusunda da kaliteden ödün vermiyor. Gerçek anlamda uçup kaçtığımız, Jedi ustası gibi düşmanların kafalarına masalar, sandalyeler fırlattığımız, parçacık efektleri sayesinde görsel şölene dönen çatışmalara sık sık giriyoruz. Hafif metroidvania mekanikleri ve basit bulmacalar sayesinde etrafı keşfetmek oldukça zevkli oluyor. Sağı solu keşfederken oyun dünyasına (hatta Remedy oyunlarının dünyalarına) ve hikayeye katkıda bulunan bol miktarda doküman, ses ve televizyon kayıtlarını bulabiliyoruz.
Oyunu öve öve bitiremedim. Peki hiç mi eksiği yok? Var tabi ki. Özellikle en başta haritaya alışmak oldukça zor oluyor. Nereye gitmem gerektiğini anlamadığım birkaç an oldu oyunda. Genel olarak arayüz tasarımı da pek kullanıcı dostu değil. En başlarda bir sürü değişik kategoriyi anlamlandırmakta ve istediğimi bulmakta epey zorlanmıştım.
Can sıkabilecek bir başka konu da checkpointlerin olmaması. Oyunu Control Point denilen noktalarda kaydedebiliyoruz. Ölünce en son etkileşime girdiğimiz noktaya dönüyoruz. Yaptığımız görevler ve para görevi gören bir kaynak haricinde topladığımız kaynaklar kaybolmuyor. Ancak aynı çatışmaları tekrar tekrar geçmek zorunda olmak can sıkabiliyor. Neyse ki Control zor bir oyun değil ve birkaç yer haricinde bu durum beni rahatsız etmedi.
Eğer Remedy oyunlarını seviyorsanız, ilginç bir hikaye ve eğlenceli çatışmaların sizi bekliyor. Oyun dünyalarını köşe bucak keşfetmekten zevk alıyorsanız da kaçırmayın. Alan Wake hayranıysanız Control’ü Alan Wake 1.5 şeklinde düşünebilirsiniz. Yok, ben öyle uçmalı kaçmalı, vurdulu kırdılı oyun sevmem. Hikaye dinleyeceksem de sakin sakin dinlemek istiyorum diyorsanız o zaman bu oyunu es geçebilirsiniz (ama çok şey kaçırmış olursunuz!).
Filed under: Oyuncunun Notları - @ August 15, 2020 2:23 pm
Tags: Oyun, Oyuncunun Notları, İnceleme, Oyun Inceleme, Control, Remedy, Alan Wake