Astro’s Playroom

Kimler oynamalı

  • PlayStation 5 sahipleri
  • PlayStation 5 sahiplerinin arkadaşları
  • PlayStation ile ilgili anıları olanlar
  • Collectathon oyunlarını sevenler
  • Sakin platform oyunu oynamak isteneynler

Kimler uzak durmalı

  • Eğlenmeyi sevmeyenler
  • Depresyonu cool sananlar

Sizi bilmem ama ilk konsolumu aldığım günü dün gibi hatırlıyorum. Bir yıl kadar yalvardıktan sonra beşinci doğum günüm için annem bana NES almaya karar verdi. 1995 Rusya’sında NES yoktu ama, Dendy vardı. Efsane NES klonlarından kendisi. Nasıl ki Türkiye’de büyüklerimiz bugün NES’e (hatta her konsola) Atari diyorsa, Rusya’da da NES Dendy adı ile anılır. Tabii o zamanlar böyle şeylerden haberim yok. Hatta NES’in aslında Dendy olduğunu ergenlik yıllarımda öğrendim.

NESse (haha!) konumuz bu değil. Yeni Dendy’mi almak üzere mağazaya girdik. Kasiyer abi önümüzde konsolu açıp çalıştığını gösterdi (Prince of Persia oynamıştı). Büyük bir heyecanla aleti alıp eve gittik. Televizyona taktım vee… Hiçbir şey yoktu? Görüntü yok?! Bu işlerden anlayan (bkz: daha önce elinde tuttu) kuzenimi arayınca “Oyun aldınız mı?” diye sordu. Almamıştık ama içinde vardı? Gördüm ben, kasiyer abi oynamıştı… Dendy kadar pahalı bir hediye bir kenara, basit oyuncak almak bile kolay değildi o yıllarda. Oyun oynayamayacağım diye çok korktum. Neyse ki annemin parasının olduğu bir güne denk gelmiştik (sanırım yani). Olayı çözünce gidip bir 1000000 oyunun olduğu o kasetlerden birisini alıp geldi. Travmanın, üzüntünün ve hayal kırıklığının ucundan dönmüştüm. O gün bugündür ekranın başından kalkmadım.

PlayStation 5’ten sorumlu her kimdiyse belli ki küçükken o da benzer bir travma yaşamış. Daha fazla çocuğa doğum gününde travma yaşatmamak için de PS5’e bir demo koymaya karar vermiş. Tahmin edebileceğiniz gibi o demo Astro’s Playroom.

Aslında demo diyerek Astro’s Playroom’a büyük bir haksızlık ediyorum. Çok uzun olmasa da PS1 dönemi collectathon dediğimiz maskot platform oyunlarını hiç aratmıyor çünkü. Hızlı bitirmeye kasarsanız bir iki saatte biter diye tahmin ediyorum ama her şeyi toplamaya çalışırsanız dört beş saati var. Üstelik sakin, eğlenceli ve nostalji dolu dört beş saatten bahsediyorum.

Tabii eğer PlayStation ile ilgili anılarınız yoksa çok fazla nostaljik duygular beklemeyin. Oyundaki amacımız ticari başarısı fark etmekszisin PlayStation markası altında çıkmış bütün cihazları toplamak. Hayatınızın herhangi bir döneminde yolunuz PlayStation ürünü ile kesiştiyse kendisini bulduğunuzda istemsizce “Ayy evet yhaa, ne güzeldi bu alet!” demeniz olası. PSOne’ı ve PSP’yi bulunca adeta bir refleks gibi ağzımdan bu cümle fırlayıverdı. Asto’s Playroom’u sevmemin en büyük sebebi bu anlar olabilir.

Nostaljiyi bir kenara bırakırsak, yine kendi ayakları üzerinde durabilen hoş bir oyun Astro’s Playroom. Zor bir tarafı yok, ölünce yakınlardaki bir kayıt noktasından başlıyorsunuz hemen. Kayıt noktasından sonra topladığınız paraları kaybediyorsunuz sadece ama zaten bir iki dakikadan daha fazla vakit kaybettiğiniz olmuyor.

Eğer oyunun bölümlerini sırası ile oynarsanız paranın amacını anlamanız vakit alabilir. Benim epey vaktimi aldı en azından. Topladığımız PlayStation alet ve edevatları için müze görevi gören odada bir gacha makinesi var. 100 altın karşılığı kolu bir kere çekebilirsiniz. Hediye olarak puzzle parçaları veya PlayStation ürünleri düşüyor. Benim hesabıma göre makinedeki bütün topları düşürmeniz için 8k civarında altına ihtiyacınız var. Oyunu bir kere bitirdiğim zaman 7k’ya yakın param olmuştu, oynadığım bölümlere tekrar tekrar dönüp fazladan 1k kadar kasmam gerekti. 8k’yı biriktirdikten sonra gönül rahatlığı ile paraları görmezden gelebilirsiniz.

Düz platform bölümlerinin yanında araç kullandığımız bölümler de mevcut. Birisinde kontrolcünün trackpad’i ile top yuvarlarken diğerinde L2, R2 tuşları ve ivme sensörü ile uzay gemisini yönlendirmeye çalışıyoruz mesela. Açıkçası bu bölümlere aşık olduğumu söyleyemem ama oyuna biraz çeşitlilik kattığı için çok fazla şikayet etmeyeceğim. Zaten hem araç bölümleri hem de geleneksel platform bölümleri çok cilalı. Konsolun yeteneklerini gösterip reklamını yapmak amacı ile yapılmış bir oyundan başka bir şey beklemiyorduk tabii. Ve konsolu tanıtma işini de çok iyi yapıyor Astro’s Playroom. Kontrolcünün her özelliğini bolca kullanıyor, hepsini sonuna kadar sömürüyor.

Oyunun hiç mi eksiği yok? Konsol ile beraber gelen bedava bir demo olduğunu düşünürseniz yok valla. Belki başarımları %100’lemeyi seven insanların söveceği bir noktası vardır. Astro Bot’un tam sürüm oyununun reklamını yapmak için eklenen dört bulmaca saç baş yolduracak cinsten çünkü. Tek başınıza söz konusu bulmacaları çözmeniz bir kenara, bulmanız bile pek olası değil. Hele bir tanesi oyunun bütün bölümlerini ters sıra ile oynamanızı istiyor… Bu tarz sadece zor olsun diye yapılmış bulmacalar kimi neden ve nasıl tatmin edebilir bilmiyorum doğrusu. Eğer başarım peşindeyseniz hiç kendinizi yormayın, tam çözümüne bakın. İnanın değmez.

Sanırım bugüne kadar incelediklerimden tavsiye etmesi en kolay oyun bu olsa gerek. PS5 aldıysanız bu oyun zaten vardır, hatta ilk iş onu oynamışsınızdır. Oynamadıysanız da kaçırmayın. Çoluk, çocuk, genç, yaşlı demeden herkesin kolaylıkla oynayabileceği ve eğlenebileceği hoş bir deneyim Astro’s Playroom. Hele bir de PlayStation cihazları ile ilgili anılarınız varsa başından sonuna kadar sırıtarak oynamanız olası.