Resident Evil: Survivor
Kimler oynamalı
- Resident Evil fanatikleri
Kimler uzak durmalı
- Düzgün görsel isteyenler
- İyi hikaye bekleyenler
- Kontroller rahat olsun diyenler
- Midesi kamera hareketleri yüzünen bulanabilen insanlar
Eveet, ilk üç oyundan sonra geldik Survivor’a. Survivor serinin dördüncü, Playstation 1’e çıkan son, ve ilk yan oyun olma özelliğine sahip bir yapım. Ayrıca sabit kamera açılarını bırakıp birinci şahıs kamerası ile oynanan ilk Resident Evil oyunudur kendisi. Evet, Resident Evil 7 Capcom’un ilk FPS Resident Evil denemesi değildi.
Peki bütün bunlara rağmen nasıl oldu da Survivor ismini duymadınız? Tahmin edebileceğiniz gibi bunun birkaç sebebi var. Haydi hepsine sırası ile bakalım.
Oyuna başlar başlamaz ilk farkedeceğiniz şey görsel kalitedeki düşüş. Resident Evil 1 seviyesine inmese de ikinci ve üçüncü oyunun kaliteli sinematiklerinden sonra oyun içi motor ile hazırlanmış, kötü animasyonlarla karşılaşmak bütün hevesi anında kaçırıyor. Oyunun kalanında da durum çok farklı değil. Canavar modellerini (sanırım) olduğu gibi Resident Evil 2’den almışlar. O modeller uzaktan bakınca PS1’e göre gayet güzel görünüyordu. Ancak Survivor’ın birinci şahıs kemerası ile oynandığını hatırlatayım. Bütün poligonları ve kaplamalardaki pikselleri sayabiliyoruz. Ayrıca ortamlar üç boyutlu olmak zorunda oldukları için eski oyunlardaki kadar detaylı değil tabi ki.
Diyelim ki görsellere önem vermiyorsunuz. Zaten veriyorsanız PS1 oyunları ile ne işiniz var değil mi? O halde biraz kontrollerden bahsedelim. Yürüme dönemin konsol FPS oyunlarından çok farklı değil. Ok tuşları ile karakteri ileri geri yürütüp sağa sola çevirebiliyoruz. O dönemlerde ne yazık ki yan yan yürüme konsollara daha gelmemişti. Analog kontroller bir standart değildi. Hatta kontrol için analog çubukları kullanan ilk konsol FPS oyun Alien: Resurrection çıktığında da bunun için epey eleştirilmişti. Özetle köşenin arkasında bir zombi varsa, ya da arkaya dönmeniz gerekiyorsa size bol şanslar.
Ateş etmek için serinin ana oyunlarındaki gibi R1 tuşuna basılı tutmanız gerekiyor. O zaman ekranda bir imleç çıkıyor ve yön tuşlarını kullanarak hedef alıyorsunuz. Yine tahmin edeceğiniz üzere yön tuşları ile hedef almak dünyanın en kolay işi değil. Oyun bize bu noktada biraz yardımcı olmaya çalışıyor. Bir canavarı vurduğunuz zaman, ya da o size vurduğu zaman kamerayı direk ona çeviriyor ve imleci hedefe kilitliyor. Kameranın bir anda dönmesi yer yer rahatsız etse de bu mekanik hedef almayı gerçekten kolaylaştırıyor.
Tabi bu noktada oyunun silah ile oynanması için tasarlandığını belirteyim. Evet, NES’te ördek vurduğunuz silah var ya, heh onun PS1 versiyonu vardı işte. O silaha sahip, ABD’de yaşayan on şanslı kişi bu oyunu tasarlandığı gibi deneyimlemiş olabilir. Ama Survivor’un Avrupa versiyonunda silah desteği komple kaldırılmıştı. Zaten bu silahtan o zamanlar haberim de yoktu. O yüzden biz kol ile oynamak zorundım. Emulatör ile oynadığım için bir ihtimal fareyi kullanabilirim diye umutlanmıştım, ama nafile…
Neyse ki oyun genelde dar koridorlarda geçiyor, ve düşmanlar hep önümüzden geliyor. O nedenle kontroller o kadar da büyük bir sorun haline gelmiyor. Hem çoğu zaman düşmanların arasından kaçıp gidebiliyorsunuz. Zaten köpekler ile karşılaşmışsanız hiç uğraşmayın, basıp gidin.
Haydi kontollere de alıştık diyelim. Sırada hikaye var. Bu sefer ana kötümüz dünyanın en kötü insanı Vincent. Tek olayı kötü olmak. İnsanlar üzerinde korkunç deneyler yapıyor, canını sıkan olursa çekip vurmaktan hiç çekinmiyor. Tek amacı Umbrella’da yükselmek. Bir ada dolusu Umbrella çalışanı da ona karşı gelmekten, ya da işi bırakmaktan korkuyor. Hani Resident Evil’ların hikayesi ve karakterleri hiçbir zaman ödül alacak seviyede değildi, ama bu da cidden biraz fazla leş. Bir de Resident Evil evreninin hiçbir yerinde olmayan balon komandolar var. Başka nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Vurunca balon gibi sönüyorlar. Ne olduklarını anlamadım gitti.
Yahu bu oyunun hiç mi iyi tarafı yok diyeceksiniz. Var var, iki saatten az bir sürede bitiyor. Yani hemen hemen. Survivor’da oyunu bir tek bitirince kaydedebiliyorsunuz. Son canavar sizi öldürürse geçmiş olsun, baştan başlıyorsunuz hemen. Ayrıca karşınıza sık sık yol ayrımları çıkıyor ve geri dönemiyorsunuz. Bütün günlük ve raporları toplayıp her şeyi görmek istiyorsanız oyunu en az üç kere bitirmeniz lazım.
Bütün bunlara karşın nedense Resident Evil: Survivor’dan nefret etmiyorum. En sevdiğim Resident Evil oyunu olmasa da oynarken sıkıldığımı veya hayattan soğuduğumu falan söyleyemem. Siz de benim gibi serideki her oyunu oynamak isterseniz Survivor’u kolayda bir buçuk-iki saatte rahatça bitirebilirsiniz. Ama eğer seriye özel bir ilginiz yoksa hiç uğraşmayın derim.
Filed under: Oyuncunun Notları - @ February 28, 2021 1:00 pm
Tags: FPS, Resident Evil, Resident Evil: Survivor, PSX