Star Wars: Knights of the Old Republic

Star Wars: Knights of the Old Republic
Star Wars: Knights of the Old Republic Cover Image

Kimler oynamalı

  • Sıkı Star Wars fanları
  • Bioware severler
  • Oyunun çökme ihtimaline karşı on dakikada bir kayıt almayı ihmal etmeyenler

Kimler uzak durmalı

  • Eski oyunlara katlanamayanlar
  • Baldur’s Gate 3 derinliğinde bir RYO bekleyenler
  • Güzel dünyalar, ve bölüm tasarımları bekleyenler

İncelemeye başlamadan önce birkaç noktaya değinmek istiyorum. Star Wars: Knights of the Old Republic’in eski bir oyun olduğunun farkındayım. 2003 yılında orijinal XBox’a çıkmış bir oyunu günümüz oyunları ile karşılaştırmanın, günümüz standartları ile değerlendirmenin mantıklı olmadığının da farkındayım. Ancak ne yazık ki bu oyunu çıkışından 22 yıl sonra anca oynayabildim. Ne geriye dönüp pembe gözlükle bakabiliyorum kendisine ne de zamanında oyun endüstrisinde bıraktığı izi görebiliyorum. Yaklaşık 20 yıl önce KotOR 2’yi oynadım, en fazla onunla veya aynı aşağı yukarı aynı dönemde çıkmış oyunlarla karşılaştırabilirim kendisini. 2003’te çıkmış RYO’yu ilk defa 2025 yılında deneyimlemiş birisinin incelemesi olacak yani bu.

Uzunca giriş paragrafından sonra iki şey daha itiraf etmek istiyorum: sonundaki büyük sürprizi önceden biliyordum ve oyunu daha önce oynamayı denemiş ve başlarında sıkılıp bırakmıştım. Artık feragatnameyi okuduğunuza göre incelemenin kendisine geçebiliriz.

Star Wars ve oyunlar ile bir ilginiz varsa Knights of the Old Republic ismini muhakkak duymuşsunuzdur. Star Wars filmlerinden 4000 yıl önce geçen, Galaktik Cumhuriyeti’nin ve Jedi Order’ın zirvesini anlatan bir dönemdir The Old Republic. Teknik olarak uzak geçmişte geçiyor olsa da pratikte bunun tek bir anlamı var: oyun, filmlerden bağımsız bir hikaye anlatıyor. Star Wars dünyası ile aşina değilseniz bile KotOR’a gönül rahatlığı ile balıklama dalabilirsiniz.

Oyuna dalar dalmaz fark edeceğiniz ilk problem kontrol şeması olacaktır. Üçüncü şahıs açısı ile oynamamıza rağmen kamerayı aşağı yukarı oynatamıyoruz mesela. Sağa sola yürüme alakasız tuşlara atanmış. Tuş dağılımı ile oynarsanız modern bir kontrol şemasına bir miktar yaklaşabilirsiniz tabii. Ancak arayüzün bunun için tasarlanmamış olduğu her halinden belli oluyor. Steam Deck’te kontrolcü ile oynamayı denedikten kısa bir süre sonra o sevdadan vazgeçip varsayılan kontrol şemasına döndüm. Zamanında XBox’ta buna katlanmış insanlara üzüldüm biraz. Neyse ki garip kontrol şemasına görece hızlı bir şekilde alışılıyor ve sonrasında biraz daha rahat ediyorsunuz.

Oyuna daldıktan sonra fark edeceğiniz ikinci şey sıra tabanlı ile gerçek zamanlı sistemlerin arasında sıkışıp kalmış savaş mekanikleri. Oyunu her an durdurup partinizdeki karakterlere komutlar verebiliyorsunuz. Devam ettiğinizde ise herkes komutları aynı anda uygulamaya başlıyor. Uzaktan bakınca herkes gerçek zamanda birbirinin kafasına vuruyor gibi görünse de aslında sıra bir size bir düşmanınıza geçiyor. Ve arka planda D&D light diye adlandırabileceğim bir sistem dönüyor.

Bildiğim kadarıyla KotOR’un kullandığı sistem video oyunları için modifiye edilmiş D&D 3.5. Fakat benim light dememin sebebi iki yıl önce Baldur’s Gate 3’ü denemiş ve işin içinden çıkamamış olmam. Artık KotOR’da daha az yetenek olduğundan mı, bir şeyleri daha iyi açıkladıklarından mı, yoksa benim geçen iki yıl içinde sistemi bir şekilde kabullenmiş olduğumdan bilmiyorum, ama bana BG’ye göre daha kolay ve anlaşılır geldi.

Sıra tabanlı ve gerçek zamanlı sistemlerin kırması dövüş mekanikleri kağıt üstünde kötü olmasa da uygulamasının çok iyi olduğunu söyleyemem. Zira efektif bir şekilde savaşmak için her karakterin her saldırısını tek tek ayarlamak lazım. “İkinci bir emre kadar X saldırısını yap” diyemiyoruz ne yazık ki. Dokunmadığımız karakterler çoğunlukla varsayılan saldırıya abanıyorlar.

Davranışlarını değiştirebileceğimiz biri varsayılan olmak üzere üç adet betik (script) olsa da hiç birisi istediğim gibi değildi. Daha da kötüsü en fazla dört komut verebiliyorsunuz. Öyle savaşın başında 20 tane güçlü saldırı komutu vereyim ve bir daha dokunmayayım diyemiyorsunuz yani. Üstelik hedef alınan düşman öldüğü zaman bütün komut sırası sıfırlanıyor ve karakteriniz yine kafasına göre hareket etmeye başlıyor. Böyle böyle gerçek zamanda 15-20 saniye sürecek savaş 1-2 dakikayı bulabiliyor.

KotOR özünde bir rol yapma oyunu, aksiyon oyunu değil. Aksiyonu ve dövüş sistemi için oynamayacaksınızdır diye düşünüyorum. Asıl ilgilendiğiniz konu hikayesi, dünyası, karakterleri ve sunduğu seçeneklerdir muhtemelen. Tahminlerim doğruysa sizlere iyi haberlerim var: KotOR’un RYO öğeleri başarılı. En azından zamanı için başarılı olduğunu düşünüyorum.

Yukarıda da bahsettiğim gibi, olay filmlerden 4000 yıl kadar önce geçiyor. Galaktik Cumhuriyet Mandalore Savaşı’nı Jedi Raven ve öğrencisi Malak sayesinde kazanmıştır. Savaştan sonra Raven ve Malak bilinmeyen sebeplerden ötürü karanlık tarafa geçmiş ve Sith imparatorluğu kurma peşindedirler. Cumhuriyet kuvvetleri Raven’ı tuzağa düşürüp öldürmeyi başarmıştır fakat Malak davayı bırakmamıştır ve işgaline devam etmektedir.

Cumhuriyet’in en önemli silahı savaş meditasyonu (battle meditation) diye adlandırılan bir güce sahip Bastila isimli bir Jedi. Biz de onunla aynı gemide görev alan sıradan bir Cumhuriyet askeriyiz. Oyunun başında geminin saldırıya uğraması ile uyanırız. Vurulan gemiden son anda kaçarız fakat Bastila ortalıkta yoktur. Bu şekilde maceramız kendisini aramakla başlar.

Yolculuğumuz esnasında yanımıza toplamda 9 karakter katılıyor. Astromech harici hepsinin bir hikayesi ve çoğunun kendilerine has görevleri var. Tabii bir anda 9’unu da yanınıza alıp aşiret gibi gezemiyorsunuz. Aralarından iki tanesini seçmeniz gerekiyor. Bazı karakterler eşleşince birbirlerine laf atıyor veya aralarında sohbet edebiliyorlar. Çok fazla RYO oynadığımı söyleyemem ama özellikle 2003 yılı için değişik ve hoş bir özellikmiş gibi hissettim.

Genel olarak hikaye Star Wars evrenine birçok yeni ayrıtı ve hikaye katıyor. Sırf bu yüzden severek oynadım kendisini. Tabii Disney’in genişletilmiş evreni iptal edip her şeye sıfırdan başlaması ile KotOR da Star Wars külliyatındaki yerini kaybetti. Ancak Clone Wars’ta Raven’ın mezarını görüyorduk ve her şey yolunda giderse önümüzdeki yıllarda remake’imiz de olacak. O yüzden KotOR hikayesi için bir umut var, yakın gelecekte külliyata dönmesi olası.

Hikayeyi istediğiniz gibi deneyimleme şansınız da var. Evet bir Baldur’s Gate 3 olmayabilir fakat dönemi için makul seviyede seçenek mevcut. İsterseniz karanlık, isterseniz de aydınlık tarafı seçebilirsiniz. İkisi için de bolca diyalog seçeneğiniz var.

Benzer şekilde görevleri yerine getirirken de isterseniz kafa göz dalabilir, isterseniz işinizi sessizce halledebilir ya da konuşarak konuyu kapatabilirsiniz. Her görev ve her durum için geçerli değil tabii bu. Ama ben önüme çıkan seçeneklerden ve bulduğum çözümlerden genel olarak tatmin oldum.

Seslendirmelerin de zamanı için iyi olduğunu söyleyebilirim. Legacy of Kain: Soul Reaver ayarında bir şey beklemeyin tabii. Günümüzde kimsenin aklını başından alacak seviyede bir iş yok ortada. Ama hiç değilse insan karakter için bir çaba sarf edilmiş.

Aynı şeyi uzaylı ırklar için söylemem çok mümkün değil ne yazık ki. Çoğunlukla kendi dillerinde konuşan bu arkadaşların ne söylediklerini anlamak için alt yazıları okumamız gerekiyor. Teorik olarak çok kötü bir şey değil, hatta Star Wars çerçevesinde mantıklı bir şey. Ancak dikkat ettiyseniz film ve animasyonlarda Wookie’lerin uzun, akademik tartışmalarına şahitlik etmiyoruz. Ve bunun çok önemli bir sebebi var: sesleri insan kulağına hoş gelen cinsten değil. Oyunda çok fazla tekrar ettiği de oldukça bariz. Ha tekrar etmese de bir şey değişmezdi elbet. Hiç değilse bu hali ile seslendirmeler daha ucuza gelmiş oldu.

Bioware’in ucuza kaçtığı başka bir alan animasyonlar olmuş. 40-50 saat arasında süren sinematik bir oyun için animasyon sayısı oldukça az. Oyundan kopmamak için hayal gücünüzü epey zorlamanız gerekecek. Özellikle oyun içi motoru ile yapılmış ara sahnelerde belli olan ve günümüzde çok göze batan bir durum.

Oyun boyunca benim gözüme en çok batan durum bölüm tasarımları oldu. Ya da ortada bölüm tasarımı diye bir şeyin olmaması dersem daha doğru olabilir. Zira bölümlerin %85’i ince, uzun, boş, birbirinin aynısı ve ayrıntıdan yoksun koridorlardan ibaret. Ve açıkçası bu konuda eski oyun bahanesini kabul etmem mümkün değil.

Zamanında PC’ye çıkmış oyunları bir kenara bırakırsak bile nice Spliter Cell’ler, MGS’ler, Hitman’ler aynı nesil konsollara çıktı. Deus Ex’in devam oyunu Invisible War konsollar için basitleştirilmiş olmasına karşın KotOR’un yanında labirent gibi kalıyor. Şimdi “Ama onlar küçük, KotOR’dakiler kocaman!” diyeceksiniz de kocaman olması bir artı mı gerçekten? A noktasından B noktasına boş koridorlarda 5 dakika yürümek yerine 1 dakikada ilginç ve kalabalık mekanlardan geçsek daha iyi olmaz mıydı?

Bu durum özellikle son bölümde iyice canımı sıktı. Oyunun son bir iki saati görsel olarak geniş, yürünebilecek yer olarak yine ince ve dar koridorlarda geçiyor. Yetmiyormuş gibi üstümüze dalga dalga onlarca düşman geliyor. Bu bölümdeki düşmanlar sonsuz mu yoksa bir noktadan sonra bitiyorlar mı bilmiyorum ama bana sorarsanız ikisi de birbirinden beter seçenekler. Oynarken gına geldi. O ana kadar kusurlarına rağmen severek oynadığım oyuna “Bit artııığğk!” diye haykırmaya başladım.

Son boss’a geldiğimde sevinir oldum ama sevincim çabuk geçti. Konuşma yeteneklerine abandığım karakter iki üç vuruşta yatıyordu… E hani bu rol yapma oyunuydu, istediğimiz gibi oynayabiliyorduk? Hani bunun bir doğrusu, yanlışı yoktu? Yarım saat kadar cebelleştikten sonra bıraktım. Sonunu YouTube’dan izledim. Pişman değilim.

Son olarak işin bir de teknik tarafı var. Oyun içi ciddi hatalarla karşılaştığımı pek hatırlamıyorum ama bol bol çökmeye denk geldim. Neyse ki bu çökmeler oyunun ortasında değil, ara sahnelere geçerken ya da oyuna geri dönerken oluyor. Gezegenler arasında seyahat edeceğiniz zaman araya bir video girdiğinden öncesinde mutlaka kayıt alın!

Hatta mümkünse birden fazla kaydınız olsun. Son boss dövüşünden önce aldığım hızlı kayıt bozuldu çünkü. Bir öncekine dönmek zorunda kaldım. Neyse ki çok uzakta değildi. Siz yine de dikkat edin, ne olur ne olmaz iki üç tane tutun.

Star Wars: Knights of the Old Republic yaşını fazlası ile gösteriyor. Günümüzde oynamak ve eksilerine katlanmak her babayiğidin harcı değildir. Ama sıkı bir Star Wars hayranıysanız ve eski oyunlarla aranız kötü değilse kendisine bir şans verebilirsiniz. Olur da bu satırları remake’i çıktıktan sonra okuyor olursanız hiç düşünmeden es geçebilirsiniz, çekeceğiniz çileye değmeyecektir.