Grand Theft Auto: Vice City Stories
Kimler oynamalı
- Liberty City güzel ama Vice City gibisi yok diyenler
- PS2 dönemi GTA sevenler
- Çocukluğunu veya ergenliğini Vice City’de geçirmiş olanlar
Kimer uzak durmalı
- Açık dünya oyunlarını çekemeyenler
- Prensip olarak GTA’dan uzak duranlar
Liberty City Stories’in başarısının ardından atılabilecek tek bir mantıklı adım vardı: PSP için Vice City Stories’i yapmak. Rockstar Leeds tam olarak bunu yaptı ve görece kısa bir süre içinde PSP için ikici GTA oyununu çıkardı. Kullanılan araçlar artık hazır olduğu için sancısız bir süreçten sonra, 2006 yılında oyun PSP’ye çıktı. Bir yıl sonra ise abisi gibi PS2’ye çıkışını gerçekleştirdi.
Abisinden farklı olarak Vice City Stories’in ne yazık ki modern bir mobil portu yok. Ne yazık ki diyorum çünkü o portlara hayatı kolaylaştıran birçok iyileştirme eklenmişti. Mesela GTA3’e harita gelmişti, kontroller biraz daha iyiydi, her araç değiştirdiğinizde çalan radyo değişmiyordu falan. Uzaktan bakınca ufak görünen bu özelliklerin ne kadar önemli olduğunu Vice City Stories’in PS2 versiyonunu açınca gördüm. Neyse ki bu eksikleri bir süre kabulleniyor ve alışıyoruz.
Oyunumuz Tony’nin Vice City gelmesinden iki yıl önece, 1984’te geçiyor. Bu da Vice City Stories’i üç boyutlu GTA döneminin kronolojik olarak ilk oyunu yapıyor. Ana karakterimiz Vice City’den tanıdığımız Lance Vance’in abisi, Victor Vance. Victor kardeşinin (Lance değil, başka bir kardeşi) ilaç ve tedavi masrafları için para kazanmaya çalışan bir asker. Tahmin edebileceğiniz gibi kısa süre içinde işler çığırından çıkıyor ve Vic kendisini askerden atılmış, çete savaşlarının ve uyuşturucu kaçakçılarının arasında buluyor.
GTA oyunları üç döneme ayrılıyor: iki boyutlu, üç boyutlu ve HD dönemler. İki boyutlu dönem tahmin edebileceğiniz gibi GTA3 öncesinde çıkan iki boyutlu oyunları kapsıyor. Üç boyutlu dönem PS2 oyunları ve GTA Advance, HD dönem ise GTA4 ve sonrası. Her dönemin hikayesi kendi diğerlerinden tamamen bağımsızdır.
Tipik bir GTA hikayesi olmasına karşın bu defa karakterler ve hikaye daha iyi yazılmış gibi geldi bana. Oyun süresince Vic ile bağ kurabildim ve Lance’ten çok daha fazla nefret ettim. Belli ki geliştiriciler Lance’i itici bir karakter yapmak için ellerinden geleni yapmışlar. Birlikte gittiğimiz görevlerdeki yapay zekasından söylediklerine kadar her şeyi mi itici olur bir karakterin? Yapay zeka derken kötü olduğunu iddia etmiyorum bu arada. En azından ortada bir hata olduğunu düşünmüyorum. Gayet bilerek ve isteyerek sinir bozsun diye yazılmış bir yapay zekası var. Bu yüzden oyunun sonunu da çok beğenemedim ama kimsenin tadını kaçırmamak adına sonundan bahsetmeyeceğim.
Karakterlerden bahsederken radyo DJ’lerinden bahsetmemek olmaz tabii. V-Rock’ta stajyer olarak başlayan Lazlow’un ilk radyo deneyimine tanık olurken Maurice ve Fernando Martinez gibi karakterlerin kariyelerinin başlangıcını görüyoruz (duyuyoruz?).
Mekanik olarak PS2 dönemi GTA oyunundan beklediğimiz her şey var; açık dünya keşfi ve yan aktiviteler yerli yerinde. Liberty City Stories’den farklı olarak ana karakterimiz artık yüzebiliyor. San Andreas’tan gelen en önemli ve neyse ki tek özellik bu olsa gerek. Bu demek değil ki her şey mükemmel, hiç fazlalığı yok. Yeni eklenen işletme mekanikleri azıcık canımı sıktı.
Eğer Vice City’deki işletme işinden sıkılanlardansanız Stories’de sizi çok kötü bir sürpsiz bekliyor: 30 adet işletme. Satın almdan önce her birisine saldırmanız ve içerideki çeteyi kovmanız lazım. Ondan sonra altı çeşit işletme tipinden birisini seçebiliyorsunuz. Ama olay orada bitmiyor. Rakip çeteler işletmelerinize saldırabiliyor. Korumak için işi gücü bırakıp savunmaya koşmanız lazım. Yoksa üç dört saldırı sonrası işletmenizi kaybediyorsunuz.
Neyse ki koruyamadığınız taktirde gidip tamir edebiliyorsunuz. Şahsen haritanın bir ucundan öbür ucuna koşturmaktansa zarar görmüş binaların yanından geçerken tamir etmek daha kolayıma geldi.
Her bir işletme tipinin bir yan görevi de var tabii. Öyle aşırı yaratıcı bir şey yok ve hikayeye bir katkıda da bulunmuyorlar. Sırf yapmış olmak için, bitse de gitsek modunda tamamladım hepsini. Bu görevleri yaptıkça işletmelerin gelirleri artıyor ama iki üç işletme aldıktan sonra zaten para derdiniz kalmıyor, o yüzden önemli bir ayrıntı değil bu. Öte yandan bütün işletmeleri aldıktan sonra önlerinde bulabileceğiniz araçlar kurşun geçirmez oluyor. Sırf bunun için bile hepsini almak isteyebilirsiniz.
Aynı Vice City’nin GTA3’ten teknik açıdan daha iyi olması gibi, Vice City Stories de teknik açıdan Liberty City Stories’ten daha iyi. Şahsen eklenen işletme mekaniklerini gereksiz bulduğum için Liberty City’yi daha çok seviyorum. Ama bu objektif bir görüşten çok zevk meselesi.
PS2 dönemi GTA oyunlarından sadece bir tanesini oynayacaksanız gönül rahatlığı ile ya bunu ya da Liberty City Stories’i tercih edebilirsiniz. İkisi de GTA’nın neden bu kadar ünlü olduğunu gösteren oldukça başarılı oyunlar.
Filed under: Oyuncunun Notları - @ January 21, 2023 1:00 pm
Tags: PS2, GTA, Açık Dünya